İçeriklerden haberdar olmak, yorum yapmak ve diğer tüm özellikler için oturum açın.
62

Cum’a Sûresi

11 Ayet
Paylaş
1
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ٱلْمَلِكِ ٱلْقُدُّوسِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَكِيمِ
- Göklerde ve yerde olanlar Allah'ı tesbîh eder. Melik'tir, Kuddûs'tur, Azîz'dir, Hakîm'dir.
2
هُوَ ٱلَّذِى بَعَثَ فِى ٱلْأُمِّيِّــۧنَ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُواْ عَلَيْهِمْ ءَايَـٰتِهِۦ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ ٱلْكِتَـٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَإِن كَانُواْ مِن قَبْلُ لَفِى ضَلَـٰلٍ مُّبِينٍ
- O, O ki, ümmîler içinde kendilerinden bir Rasûl göndermiştir. Üzerlerine O'nun âyetlerini okur ve onları temizler. Ve onlara Kitâb'ı ve Hikmet'i öğretir. Halbuki bundan önce, hakîkaten apaçık bir dalâlet içinde idiler.
# 1) Ümmîler: Kitâb okumayan, elleriyle yazı yazmayan Arablar. (Mukâtil bin Süleyman, Tefsîru’l-Kebîr) - 2) İmâm Taberî (rahimehullah) der ki: "(Üzerlerine O'nun âyetlerini tilâvet eder.) Ümmîlere kendisine indirdiği âyetleri kıraat eder/okur. (Ve onları tezkiye eder) Onları küfrün pisliğinden tathîr eder/temizler. (Ve onlara Kitâb'ı tâlim eder) Onlara Allah'ın Kitâbı'nı, içindeki, Allah'ın emir ve nehiylerini ve Dîni'nin şerîatlarını öğretir. (Ve Hikmet'i) Yani: Sünnetleri." (Câmî'ul-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân, 23. cilt, 372. sayfa)
3
وَءَاخَرِينَ مِنْهُمْ لَمَّا يَلْحَقُواْ بِهِمْ‌ۚ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ
- Ve onlardan kendilerine kavuşmamış diğerlerine (de). Ve O, Azîz'dir, Hakîm'dir.
# İmâm Taberî (rahimehullah) sahîh bir sened ile İbn Zeyd (rahimehullah)'tan tahrîc etmiştir, demiştir ki: "(Onlardan kendilerine ilhâk etmemiş/kavuşmamış diğerlerine de.) Onlar Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem)'den sonra Kıyâmet Günü'ne kadar olacak herkestir. Acem ve arablardan İslâm'a dâhil olan her kimsedir." (Câmî'ul-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân, 23. cilt, 375. sayfa)
4
ذَٲلِكَ فَضْلُ ٱللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَآءُ‌ۚ وَٱللَّهُ ذُو ٱلْفَضْلِ ٱلْعَظِيمِ
- Bu, Allah'ın lütfudur, onu dilediğine verir. Ve Allah, büyük lütuf sâhibidir.
5
مَثَلُ ٱلَّذِينَ حُمِّلُواْ ٱلتَّوْرَٮٰةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ ٱلْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارَۢا‌ۚ بِئْسَ مَثَلُ ٱلْقَوْمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔـايَـٰتِ ٱللَّهِ‌ۚ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
- O Tevrât yükletilip, sonra onu yüklenmeyenlerin misâli, koskoca kitâblar yüklenmiş eşeğin misâli gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayan kavmin misâli ne kötüdür. Ve Allah, zâlimler kavmine hidâyet etmez.
6
قُلْ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ هَادُوٓاْ إِن زَعَمْتُمْ أَنَّكُمْ أَوْلِيَآءُ لِلَّهِ مِن دُونِ ٱلنَّاسِ فَتَمَنَّوُاْ ٱلْمَوْتَ إِن كُنتُمْ صَـٰدِقِينَ
- De ki: 'Ey yahûdiler! Eğer insânlardan ayrı Allah'ın velîleri olduğunuzu iddia ediyorsanız, o zaman ölümü temennî edin, eğer sâdıklar iseniz?
7
وَلَا يَتَمَنَّوْنَهُۥٓ أَبَدَۢا بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ‌ۚ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلظَّـٰلِمِينَ
- Ve ellerinin takdîm ettiğinden dolayı, onu ebeden temennî etmezler. Ve Allah, zâlimleri bilendir.
8
قُلْ إِنَّ ٱلْمَوْتَ ٱلَّذِى تَفِرُّونَ مِنْهُ فَإِنَّهُۥ مُلَـٰقِيكُمْ‌ۖ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَـٰلِمِ ٱلْغَيْبِ وَٱلشَّهَـٰدَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
- De ki: 'Doğrusu kendisinden o kaçtığınız ölüm, artık muhakkak ki o size kavuşacaktır. Sonra gaybı ve müşâhede edileni bilene döndürüleceksiniz, artık size amel etmiş olduklarınızı haber verecektir.
9
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا نُودِىَ لِلصَّلَوٲةِ مِن يَوْمِ ٱلْجُمُعَةِ فَٱسْعَوْاْ إِلَىٰ ذِكْرِ ٱللَّهِ وَذَرُواْ ٱلْبَيْعَ‌ۚ ذَٲلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
- Ey îmân edenler! Cumâ günü namaz için nidâ edildiğinde, o vakit Allah'ın zikrine koşun ve alış-verişi bırakın. Bu, sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz.
10
فَإِذَا قُضِيَتِ ٱلصَّلَوٲةُ فَٱنتَشِرُواْ فِى ٱلْأَرْضِ وَٱبْتَغُواْ مِن فَضْلِ ٱللَّهِ وَٱذْكُرُواْ ٱللَّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
- Artık namaz kazâ edildiğinde, yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfudan arayın. Ve Allah'ı çok zikredin, umulur ki siz felâh bulursunuz.
11
وَإِذَا رَأَوْاْ تِجَـٰرَةً أَوْ لَهْوًا ٱنفَضُّوٓاْ إِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَآئِمًا‌ۚ قُلْ مَا عِندَ ٱللَّهِ خَيْرٌ مِّنَ ٱللَّهْوِ وَمِنَ ٱلتِّجَـٰرَةِ‌ۚ وَٱللَّهُ خَيْرُ ٱلرَّٲزِقِينَ
- Ve bir ticâret veya bir eğlence gördüklerinde, ona yöneldiler ve seni kâim halde terkettiler. De ki: 'Allah'ın katındaki, eğlenceden ve ticâretten daha hayırlıdır. Ve Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.'
# Tirmizî (rahimehullah) Câbir (radıyallahu anh)'ın şöyle dediğini tahrîc etmiştir: "Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem) Cumâ günü kâim halde/ayakta hutbe verirken Medîne'ye bir kervan geldi. Ve Allah Rasûlu (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ashâbı ona koşuştular. Tâ ki onlardan on iki adam dışında kimse kalmadı. O (kala)nlar arasında Ebu Bekir ve Ömer de vardı. Ve: (Ve bir ticâret veya bir eğlence gördüklerinde ona yöneldiler ve seni kâim halde terkettiler) âyeti nâzil oldu." (Sünen-i Tirmizî (3311.) Tirmizî: Hasen-Sahîhtir' der.