هُوَ ٱلَّذِى بَعَثَ فِى ٱلْأُمِّيِّــۧنَ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُواْ عَلَيْهِمْ ءَايَـٰتِهِۦ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ ٱلْكِتَـٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَإِن كَانُواْ مِن قَبْلُ لَفِى ضَلَـٰلٍ مُّبِينٍ
- O, O ki, ümmîler içinde kendilerinden bir Rasûl göndermiştir. Üzerlerine O'nun âyetlerini okur ve onları temizler. Ve onlara Kitâb'ı ve Hikmet'i öğretir. Halbuki bundan önce, hakîkaten apaçık bir dalâlet içinde idiler.
# 1) Ümmîler: Kitâb okumayan, elleriyle yazı yazmayan Arablar. (Mukâtil bin Süleyman, Tefsîru’l-Kebîr) - 2) İmâm Taberî (rahimehullah) der ki: "(Üzerlerine O'nun âyetlerini tilâvet eder.) Ümmîlere kendisine indirdiği âyetleri kıraat eder/okur. (Ve onları tezkiye eder) Onları küfrün pisliğinden tathîr eder/temizler. (Ve onlara Kitâb'ı tâlim eder) Onlara Allah'ın Kitâbı'nı, içindeki, Allah'ın emir ve nehiylerini ve Dîni'nin şerîatlarını öğretir. (Ve Hikmet'i) Yani: Sünnetleri." (Câmî'ul-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân, 23. cilt, 372. sayfa)