وَمَا تَفَرَّقَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْكِتَـٰبَ إِلَّا مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَتْهُمُ ٱلْبَيِّنَةُ
- Ve o Kitâb verilenler ayrılığa düşmediler ancak kendilerine beyyine geldikten sonra (ayrılığa düştüler).
# İmâm Taberî (rahimehullah) demiştir ki: ‘Ve o Kitâb verilenler tefrikaya düşmediler. ancak kendilerine beyyine geldikten sonra (ayrılığa düştüler).’ Yahûdi ve nasrâniler, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in durumu husûsunda tefrikaya düşüp de önceden o nûbüvveti tekzîb etmediler.
Yani: Bu Yahûdi ve nasrânilere (beyyine) gelmesinin ardından. Yani: Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in, Allah'ın onu mahlûkâtına
irsâl etmesi (göndermesi) sûretiyle rasûl olduğu durumunun kesinlikle apaçık olmasının ardından onu tekzîb ettiler (yalanladılar).
Allah onu gönderdiği zaman, onun hakkında tefrikaya (ayrılığa) düştüler. Bazıları onu tekzîb etti, bazıları ise ona îmân etti. O gönderilmeden önce ise, bir nebînin geleceği husûsunda tefrikaya (ayrılığa) düşmüş değillerdi. (Câmî'ul-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân, C.24, S.540)