Ey örtünen! Kalk ve Uyar. (Müddessir Sûresi
1-2. âyet meali)

İmam el-Berbehârî (rahimehullah) dedi ki: İnsanlar kesintisiz bir hîle/aldatma içindedir. (İbn Ebî Yaʿlâ, Tabakâtu’l-Hanâbile 2/44)

Enes b. Mâlik (radıyallahu anh), Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'i şöyle derken işittiğini rivâyet etmiştir:

Allah Teâla diyor ki: "Ey Ademoğlu! Sen bana duâ edip, (affımı) ümid ettikçe, ben senden her ne sâdır olsa aldırmam, seni affederim.

Ey Âdemoğlu, senin günâhların gökyüzüne kadar ulaşmış olsa da sen bağışlama dilesen (istiğfâr edersen), seni bağışlarım ve günâhlarına aldırmam.

Ey Ademoğlu! Sen bana yeryüzünü dolduracak kadar günâhla gelsen ve bana ortak koşmamış hâlde huzuruma çıksan, ben seni aynı miktarda bağışlama ile karşılarım.
  
(Hasen Hadis - Tirmizî rivâyet etmiştir)

İbnu’lCevzî (rahimehullah) dedi ki: Âhiretin mehri kolaydır: İhlâslı kalp, zikreden dil. (Bahru’l Dumû, 94)

Yoksa gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir rüzgâr göndermesinden emîn misiniz? Artık bileceksiniz uyarım nasıldır. (Mülk Sûresi 17. âyet meali)


Kendini hak ile meşgul etmezsen, bâtıl seni işgal eder. (İmâm Şâfiî)

Ve eğer onların yüz çevirmeleri senin
üzerine büyük (ağır) geliyorsa, artık gücün
Yere bir geçit veya semâya bir merdiven
aramaya yetiyorsa, o hÂlde onlara bir
âyet (mucize) getir. Ve eğer Allah dileseydi,
elbette onları hidâyet üzere toplardı.
Öyleyse sakın câhillerden olma! (En'âm sûresi 35. âyet meali)

Seleften kimileri şöyle der: “İyilikten sonra iyilik işlemek, iyiliğin bir mükâfatıdır ve
kötülükten sonra kötülük işlemek, kötülüğün bir cezâsıdır” (Ibn Teymiyye, Kalp Amelleri)

Âyetlerimizi yalanlayanların ve âhiret'e îmân etmeyenlerin hevâlarına tâbi olma. Onlar (başkalarını) Rablerine denk tutarlar. (En'âm Sûresi 150. âyet meali)

Şeyh Mukbil el-Vâdi der ki: Akîdende kuvvetli olursan cin ve
şeytan senden korkar, akîdende gevşek olursan, kendi gölgenden bile
korkarsın. (Gamu'l-Meânid, s.48)

Kim Allah'a ve meleklerine ve
Rasûllerine ve Cibrîl'e ve Mîkâil'e
düşman ise, öyle ki kuşkusuz
Allah, kâfirlere düşmandır. (Bakara sûresi  98. âyet meali)

Rasûlullah ﷺ şöyle buyurmuştur: ‘‘Şüphe yok ki ben, güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.” (Muvatta, Husnu’l-Hulk, 8)

'Kim zulmeder, sonra kötülüğün ardından iyilikle değiştirene. Muhakkak ki Ben, Gafûr'um, Rahîm'im. (Neml Sûresi 11. âyet meali)

(Yaptığı kötülükten sonra ihsanda bulunup iyilik yapan (Tevbe eden ve pişman olan) kimseye, Muhakkak ki Ben, (Çok bağışlayıcı) Gafur'um, (Çok merhamet edici) Rahim'im.)

İshak ibn Rahuyah (V. 238H) dedi ki: Peygamberden (sallallahu aleyhi ve sellem) namazı terk edenin kâfir olduğuna dair sahih rivayetler vardır. Aynı şekilde Nebi’nin (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanından günümüze kadar ilim ehli kasıtlı bir şekilde özürsüzce vaktini geçirerek namazı terk edenin kâfir olduğu görüşündeydi. (El-Mervezi, Tazimu Kadris Salah)

Hikmeti kime dilerse verir. Ve kime hikmet verilirse, artık ona çokça hayır verilmiştir. Ve akıl sâhiblerinden başkası tezekkür etmez. (Bakara sûresi 269. âyet meali)

Tefsir: Âdem ibn Ebî İyâs (rahimehullah) Mücâhid (rahimehullah)'tan sahîh bir sened ile şöyle dediğini tahrîc
etmiştir: (Hikmeti kime dilerse verir) Söz ve fiilde isâbeti kime dilerse verir. (Tefsîru's-Sahîh C.1, S.378)

İmam Ahmed (rahimehullah) dedi ki: Bizde sünnetin usulü (temel prensipleri) şudur; Peygamberin (sallallahu aleyhi ve
sellem) ashâbının üzerinde olduğu yolu takip etmek, bidatları terk etmek, her bidatın dalalet olduğu, bidat ehliyle tartışmaları ve onlarla oturmayı terk etmek, din konusunda tartışmayı ve husumete girmeyi bırakmak.

(İmam Ahmed, Usulus-Sunne – Abdus’un rivayeti)

Resimler